ankara-avukat-ceza-hukuku-hirsizlik-guveni-kotuye-kullanma-dolandiricilik

tarafından Tuğba Maral | Haz 2, 2021 | Ceza Hukuku

Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen güveni kötüye kullanma ve hırsızlık suçları, malvarlığına karşı işlenen suçlar arasında temel ayrımlar sunar. Her iki suç da farklı koşullara ve yargısal uygulamalara tabi tutulur. Bu makalede, güveni kötüye kullanma ve hırsızlık suçlarının hukuki nitelikleri ve Yargıtay’ın kararları üzerinden incelenerek farkları vurgulanacaktır.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu:

Güveni kötüye kullanma suçu, bir malın zilyetliğinin geçici olarak faile devredilmiş olduğu durumlarda meydana gelir. Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesi, bu suçu düzenler ve cezalandırır. Failin, mal sahibinden rıza alarak malı geçici olarak alması ve sonrasında malı belirli bir amaç doğrultusunda kullanmaması veya malı sahibine geri vermemesi durumunda bu suç oluşur.

Yargıtay’ın kararları, güveni kötüye kullanma suçunun unsurlarını netleştirmiştir. Kararda; suça sürüklenen çocuğun, telefonu geçici olarak alması ve sahibinden izin alarak almamasının güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu belirtilmiştir. Başka bir kararda ise, bir kişinin, telefonu şarj edilip iade edileceğini belirterek telefonu alan ve sonra kaybolan kişinin eyleminin güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir.[1]

[/et_pb_column][/et_pb_row]

ceza -avukatı-ankara avukat-hırsızlık-güveni kötüye-kullanma

Hırsızlık Suçu:

Hırsızlık suçu, malın sahibinin rızası olmaksızın zilyetinin alınması durumunda meydana gelir. Türk Ceza Kanunu’nun 141. maddesi, hırsızlık suçunu tanımlar ve cezalandırır. Bu suçta, malın zilyetinin rızası olmadan malın alınması söz konusudur ve malın sahibi genellikle mağdur olarak kabul edilir.

Yargıtay kararları, hırsızlık suçunun unsurlarını da belirlemiştir. Örneğin, bir kararda bankadan mesaj geleceğini belirterek telefonu alan ve sonra geri vermeyen kişinin eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu belirtilmiştir.[2] Bir başka kararda ise, bir işyerinde çalışan kişinin ücretsiz program yükleteceğini belirterek telefonu alan ve sonra kaybolan kişinin eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir.[3]

Güveni kötüye kullanma suçunda, mal sahibi faile geçici olarak zilyetliği devrederken, hırsızlık suçunda ise malın zilyeti sahibinin izni olmadan alınır. Bu nedenle, güveni kötüye kullanma suçu geçici bir zilyetlik devrine dayanırken, hırsızlık suçu sahibin izni olmadan gerçekleşir.

Sonuç:

Güveni kötüye kullanma ve hırsızlık suçları, Türk Ceza Kanunu’nda ayrı ayrı tanımlanmış ve cezalandırılmıştır. Her iki suç da farklı unsurlara ve koşullara dayanır. Yargıtay’ın verdiği kararlar, bu suçların ayırt edilmesine ve adil bir şekilde yargılanmasına ışık tutmaktadır.

Bu makalede, güveni kötüye kullanma ve hırsızlık suçlarının hukuki farkları, Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri ve Yargıtay’ın kararları ışığında detaylı bir şekilde incelenmiştir. Bu analiz, konuya ilişkin daha derin bir anlayış sağlamayı amaçlamaktadır.

Kaynakça:

[1]Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 11.12.2012, 2011/17649 E., 2012/45303 K.

[2]Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 11.12.2017, 2017/36060 E., 2017/26478 K.

[3]Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 08.01.2018, 2017/2905 E., 2018/37 K.

[/et_pb_section]

Ankara Avukat Ceza Avukatı Ceza Hukuku Dolandırıcılık Güveni Kötüye Kullanma Hırsızlık